
Bugün 1 Mayıs.
Emeğin değil, görülmeyen emeğin,
Alın terinin değil, silinip yok sayılan terin,
İnsanca yaşamın değil, hiç yaşam hakkı verilmeyenlerin günü…
Bugün; işe alınmayanın, alınsa bile kapı önünde bırakılanın, “bizden biri” sayılmayanın, yani engelli bireylerin günü.
Hayat bir fabrika gibi işlerken, bize sadece “seyirci” koltuğu düşüyor çoğu zaman.
Oysa biz iş ararken değil, “değer” aranırken kaybediyoruz.
Bizim mücadelemiz CV ile başlamıyor, doğduğumuz gün başlıyor.
Her gün “Yapabilir misin?” sorusunun altında ezilerek,
Her başvuruda “Size uygun pozisyon yok” cevabına duvara çarpar gibi toslayarak,
Her ofiste, her fabrikada, her kurumda “görünmez işçi” gibi yaşarak var olmaya çalışıyoruz.
Biz kotalara sığmayız.
Biz, adı listede yazsa da, gözlerde hiç yer bulamayanlarız.
Biz, erişilemeyen merdivenler, işitilmeyen toplantılar, görünmeyen emekleriz.
Ve haykırıyoruz:
Biz lütuf değil, hak istiyoruz.
Biz acıma değil, adalet istiyoruz.
Biz istihdam değil, eşitlik istiyoruz.
Çünkü engelli olmak, çalışamaz demek değil.
Ama önyargılarınız, asıl engeli yaratıyor.
Asıl engel bizde değil, sizin bakışlarınızda.
Asıl engel, “Sen zaten yapamazsın” diyen seslerinizde.
Bugün 1 Mayıs.
Ve biz artık “bir gün işe alınmayı” değil,
“bugün dünyayı değiştirmeyi” hayal ediyoruz.
Sesimizi duymayanlara inat,
Göz göze gelmeyenlere rağmen,
Biz bu meydanda varız.
Eksik değiliz. Eksiğiz sananlara rağmen güçlüyüz.
Ve unutmayın:
Bu dev çarkın dönmesini sağlayan sadece sizin elleriniz değil.
Bu çarkın dişlilerinde bizim kırık bastonlarımızın izleri,
Tekerlekli sandalyelerimizin aşınmış tekerlekleri,
Ve sessizce içimize akıttığımız nice gözyaşı var…
1 Mayıs, ancak hepimiz varsak bayram olur.